14 Ocak 2010 Perşembe

ŞARKILARIMIZ RÜZGARA ÇIKMALIDIR

Bugün biraz gerilere gideceğim. 1979 yılında, yeni bir biçim ve isim verdiğimiz “İş Yaşamı” Dergisini çıkarırken, bir sayının arka kapağına uygun bir şiir bulmamı istediler. Epeyce araştırdıktan sonra günün koşullarına uygun aşağıdaki şiiri seçmiştim. O günlerin koşullarını yaşayanlar bilir. Ölüm-Yaşam-Kavga-İnanç-Umut-Direniş-Özgürlük-Gelecek güzel günlere özlem iç içe koyun koyunaydı.
Seçeceğim şiirde belki bunların hepsini kapsayacak denli güzel olmalıydı. Sonuçta dergimiz, arka kapağında bu şiirle çıktı. Şiirin fonunda da bir çalışanımızın çizdiği güzel bir desen vardı.
Dergimizin o sayısı çok beğenildi. İçeriğiyle en sevdiğimiz sayılardan biri oldu.
Şimdi bu şiir 31 yıl aradan sonra “tekrar rüzgara çıkmalıdır” diyorum.

(Direnen TEKEL ve İTFAİYE işçilerine en derin saygı ve sevgilerimle )

Şarkılarımız

Şarkılarımız
varoşlarda sokaklara çıkmalıdır.
Şarkılarımız
evlerimizin önünde durmalı
camlara vurmalı
kapıların ellerini sıkmalıdır,
sıkmalıdır
acıtana kadar,
kapılarbağlı kollarını açana kadar...

Biz anlamayız
tek ağzın türküsünü.
Her matem gecesi
her bayram günü,
şarkılarımız
bir gaz sandığını yere yıkarak
sandığın üstüne çıkarak
kocaman elleriyle tempo tutmalıdır.
Şarkılarımız
çam ormanlarında rüzgar gibi bize kendini
hep bir ağızdan okutmalıdır!!.

Şarkılarımız
ön safta en önde saldırmalıdır düşmana.
Bizden önce boyanmalıdır
şarkılarımızın yüzü kana..

Şarkılarımız
varoşlarda sokaklara çıkmalıdır!
Şarkılarımız
bir tek yüreğin
perdeleri inik
kapısı kilitli evinde oturamaz!.
Şarkılarımız
rüzgara çıkmalıdır...

Nazım Hikmet Ran

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder