8 Haziran 2010 Salı

BİR HUKUKÇU YORUMU

"Uluslararası Hukuk çok şey diyor ama biz doktrine de fazla girmeden biraz şeytanın avukatlığını yapalım;
1) Deniz hukukunda genel kural açık denizlerin serbestliğidir. Temel bir belge niteliğinde Birleşmiş Milletler Deniz Hukuku Sözleşmesi’ne göre genel olarak 3 tip gemi görüyoruz. Savaş gemisi – Kamu hizmetine tahsis edilmiş devlet gemisi – Ticari gemi (Kapsamı geniş). Devlet/Savaş gemileri açık denizde dokunulmazlık sahibidir.
Geri kalan "sivil gemiler" için diyelim, seyrüsefer serbestisi söz konusu. Ancak şunu da sorgulayalım, Açık denizlerin serbestliği ilkesinin temeli, sömürgeci devletlerin rahatça ticaret yapabilmesine dayanır. Devletlerin ortak menfaati nedeniyle bu uluslararası hukuk kuralı kutsallaşmıştır. Meğer ki bir devlet için yaşamsal çıkarlar orataya çıksın. Ancak tabii ki Mavi Marmara seyrüsefer serbestisinden yararlanacaktır.
Bu çerçeve dışında düşünüldüğünde ise bu gemi nasıl bir gemidir? İnsani yardım gemisi deniliyor.. Bu hakkı ona kim vermiştir? BM Barış gücü ve Kızıl haç örgütü devletlerden yetki almak için ve onlar tarafından tanınabilmek için boşuna mı uğraşmaktadır?
Buna göre söz gelimi herkes ellini kolunu sallayıp ben insani hareket için geliyorum diyerek istediği örgüte istediği yerde yardıma gidebilir mi? Mesela Türkiye böyle bir taleple karşılaşsa ne yapar?
2) BM Deniz hukuku sözleşmesi 110. madde, savaş gemilerinin Açık denizdeki yabancı gemileri ziyaret hakkını düzenler. Buna göre, Sözleşme'nin 110 (d) bendi “Geminin tabiiyetsiz olduğundan şüpheleniliyorsa barış zamanında dahi gemiye ziyaret hakkı doğar" demektedir… 92. madde 2. bend der ki; “İki veya daha fazla devletin bayrağı altında seyreden ve bunları işine geldiği gibi kullanan bir gemi, bu tabiiyetlerden hiç birini diğer devletlere karşı ileri süremez ve tabiiyetsiz bir gemi gibi işlem görür”.

Mavi Marmara Komor bandıralı tescilli ama görüntülere göre Türk bayrağı çekmiş bir gemidir. Bu hileli durum bile İsrail savaş gemisi mürettebatının gemiye çıkması için haklı bir sebep yaratabilir.
Vessel Name Flag Type System
MAVI MARMARA THE UNION OF COMOR PASSENGER/CRUISE INMARSAT C SYSTEMNumbers: 461695211 [Inmarsat C Text / Data]461695210 [Inmarsat C Text / Data]Showing matching number(s) 1-2 of 2Geminin sicili için bknz. http://www.ship.gr/inmarsat/index.htm
3) Kaldı ki, Uluslararası hukukta en temel ayrımlardan biri savaş hukuku-barış hukuku ayrımıdır. Haklı veya haksız, Gazze bölgesi şu an için fiilen İsrail Devleti’nin kontrolünde bir savaş bölgesidir. Bu bağlamda her ne kadar yazılı bir hukuk kuralı olmasa da devletlerin uygulamaları çerçevesinde, savaş bölgesine yönelen ve açıkça rotasını buraya kıran bir gemiye açık denizde de (uluslararası sular) olsa, savaşan taraflar müdahalede bulunabilmektedir. Evet önleyici bir müdahale ve açık denizde ancak Mavi Marmara açıkça nereye gideceğini de beyan ediyor...
O halde, Gazze’ye yönelen ve açıkça rotasını buraya kıran bir gemiye açık denizde de (uluslararası sular) olsa, İsrail devleti savaş hukuku kuralları çerçevesinde müdahale edebilir. Bugün aynı olay Türkiye'nin başına gelse diye ne olur diye mahallemizin manavına sordum, "Taşlarız hocam tabii ki gemiyi" dedi..
4) Açık Denizlerde Bayrak Devletinin Yargı Yetkisinden bahsederiz. Mavi Marmara ise, Komor Cumhuriyeti Bayraklı bir Komor gemisidir. Bu gemiye videolarda gördüğümüz Türk bayrağı çekilmiş resimler yanıltmasın. Türkiye’nin bu gemi üzerinde yargı yetkisi yoktur. Ancak olan olaylarda kendi vatandaşına karşı suç işlendiği iddiası ile Türk Ceza Kanunu’na göre sorumluların şahsı hakkında Türk mahkemelerinde yargılamaya gidilebilir. Sorumlular (israil askerleri ve komuta edenler) Türkiye’ye gelmediği sürece de böylesi bir ceza yargılaması somut bir sonuç ifade etmez. Diğer yandan, devletler hukuku bağlamında devletlerin egemenlik amacı ile yaptığı fiillerden ötürü hiçbir devlet yabancı bir mahkemede yargılanamaz. Bu bağlamda İsrail Devleti hiçbir surette Türk mahkemelerinde yargılanamaz. İsrail askeri egemenlik amacı ile hareket etmiştir.Uluslararası Adalet Divanı'na gitmek meselesi ise her iki devletin rızası ile kullanılabilecek bir seçenektir, şikayet mercii değildir.
5) Savaş hukukunda sivilleri öldürmek kesinlikle yasaktır diye bir hüküm yoktur. Savaş hukukuna göre kural, sivillere en az zararı vermek yükümlülüğüdür. Mesela savaş hukuku kurallarını düzenleyen 12 Ağustos 1949 tarihli Cenevre Sözleşmelerine Ek ve Uluslararası Silahlı Çatışmaların Kurbanlarına İlişkin Protokol 57. madde 2. fıkra “sivil halktan ölümlerin, sivillerde yaralanmaların ve sivil karakterdeki objelerde hasarların vuku bulmasının engellenmesi ya da her halükarda en aza indirilmesi" der...Bu durumda İsrail eğer o gemiye torpil atarak batırsaydı kesinlikle orantısız güçten bahsedilebilirdi.Fakat buradaki olayda orantısız güç meselesi dahi belirsizdir. (Herhangi bir soruşturmada, görüntülerdeki demir çubuklarla silahlı askere saldırmak onları denize atmak fiilleri de meşru müdafaa açısından bu aşamada değerlendirilmeye alınır)
6) İHH denilen örgüt milli görüşçüdür. Kayıp Trilyon davası ile yakın ilişkileri iddia edilmektedir. İyice araştırılmalı.. Altından bir Deniz Feneri çıkacağı kesindir.
Diğer yandan FKÖ ve HAMAS da farklı örgütlerdir. FKÖ “ben laik bir Filistin devleti kuracağım” diyor. Bugün Gazze'de tecrit edilen Hamas ise “ben şeriat devleti kuracağım” diyor. Ayrıca Türkiye’nin de altına imza koyduğu belgelere göre Hamas bir terör örgütüdür.Şimdi soralım;
A)Türkiye, İsrail-Filistin meselesinin kaçıncı kişisi?
B)Deniz Gezmiş'in zamanında mücadelesine katıldığı Filistin bu mevcut Filistin midir?
C)Türkiye Cumhuriyeti Devleti kimin yanındadır?
D)Son 3 yıllık olaylar zincirinde, Profesörlere, Askerlere, Parti Liderine, Gazetecilere, karşı kimler somut tertip içine girdi?
E) Başkanlık rejiminden, Anayasa değişiklik paketlerine, "Padişahlığa" kimler soyunuyor?
F)Türkiye “İran” yapılmak isteniyor iddiası altında, Türkiye’yi dini tabanlı bir uluslararası çatışmaya götüren ve içerde DİNCİ (İSLAMCI-FAŞİST) BİR DABEYE ZEMİN hazırlayan bu senaryoyu kimler kaleme aldı?
Reşat Volkan Günel
Marmara ÜniversitesiHukuk Fakültesi
Uluslararası Hukuk Anabilim Dalı
Öğretim Elemanı

5 yorum:

  1. ceyhun
    Oncelikle ben bir avukat degilim. Hukukdan falan pek anlamam ama bir ülkeyi zapt edip halkini öldurup topraklarina el koyuluyor bunu israil yapiyor ve savasta sivilde ölur askerde deyip herkesi ölduruyorda bu suc olmuyor da bir yardim gemisi cok oluyor tam gunumuze gore emperyalist bir dunyaya gore kanun

    YanıtlaSil
  2. Her ne olursa olsun,insanlara bu şekilde zarar vermeleri hoş değil.
    Detaylı bir açıklamada bulunmuş elbette ama olayı tek boyutlu düşünmemek gerekiyor.
    Gerçekten üzücü bir durum yaşandı...

    YanıtlaSil
  3. Sevgili Ceyhun,
    Hukuk avukatlar ya da hakimler için değil kuşkusuz. Ancak uluslararası hukuk genellikle fazla yaptırımı olmayan ve bugüne kadar da daima güçlünün dediğini yaptığı bir sistemdir. Bu nedenle kuralları da güçlü belirler. Kesin olan bir şey varsa ne iç hukuk ve ne de uluslararası hukuk tek tek kişilerle ilgilenmez. Önemli olan var olan sistemin işlemesidir.

    Sevgili ezgilimelodi,
    Yukarıda da bahsettiğim gibi, ortalama hukuk ya da hukukun normatif ilkeleri tek tek kişilerle ilgilenmez. Elbette insan hayatı her zaman değerlidir. Ama bir düşünün Herhangi millete ait bir geminin PKK çetecilerine sağlık ve yiyecek malzemesi getirmek için İskenderun limanına geleceğini ilan etse Türkiye nasıl davranacak?

    YanıtlaSil
  4. Ceyhun

    Sayin Mehmet Bey yukarida ezgimelodiye soylediklerinizi anlayamadim af buyurun belki bana hitap etmedi ama gene bir kac sey yazmak istedim
    biz hamasdan bahsetmiyoruz filistin halkindan
    pkk ile nasil baglastirdiniz biz herzaman kürt halkina yapilacak yardimin yanindaydik bizim topraklarimizin insani ve sahip cikmasini biliriz tabii demiyorum dortdortluguz sonucda turk halki kendi halkinada yeri geliyor zulmediyor yanlis politikalariyla pkk ya yardimla filistine yardim ?????????
    acaba ben insancil dusunemedimmi?

    YanıtlaSil
  5. Sevgili Ceyhun,
    Bazı tartışma noktalarında anlaşmamız lazım. Yorumda şunu demek istiyorum. Filistin devleti topraklarıyla ilan edilmiş ya da tanınmış bir devlet değildir. dolayısı ile hem toprak ve hem de kara hava ve deniz sahası yönünden İsrail devletinin hükümranlığındadır. Bu bölgede ne tür yardım yapacak olursan ol ya BM kararları doğrultusunda ya da İsrail Devletini bilgilendirerek ve muvafakatını alarak bu alanlara yönelebilirsin. Verdiğim pkk örneğinde de hiç kimsei kuruluş ya da devlet pkk çetecilerinin insani yardıma muhtaç kürtler olduğu iddiası ile Türkiye Cumhuriyeti'nin muvafakatını almadan Türk topraklarına giremez ya da yönelemez. Anlatmak istediği bu... Sevgiyle kalın.

    YanıtlaSil