12 Mayıs 2011 Perşembe

ONLARI UNUTMAYIN - 24

(Canib Efe konusunda kaynaklar çok kısıtlı. Neredeyse aşağıdaki derlemeden başka ciddi hiçbir araştırma yok gibi. Bu nedenle fazla kaynak karşılaştırması yapamadan öykümüzü sunuyoruz:)

MİLLİ MÜCADELEDE DAĞ YÖRESİNİN NAMLI EFESİ

CANİB EFE
Hazırlayan: Ömer Faruk Dinçel/Tarih Öğretmeni


Canip Efe, Milli Mücadele yıllarında Dağ Yöresi'nde Yunanlılarla mücadele eden namlı efelerden biridir.Harmancık’a bağlı ‘Harmancık Akalan’ köyündendir. 1883 Harmancık Akalan doğumlu olan Efe,1970 yılında da vefat etmiştir.Gulfaloğulları sülalesinden olup babasının adı Hüseyin’dir.
Bir zamanlar onu tanımayanlar için “Canib Efe’yi de bilmeyen varmış" denilmiştir.
Canip Efe,Çanakkale ve Romanya cephelerinde askerlik yapmış,Romanya cephesinde göğsünden yaralanmıştır.I.Dünya Savaşı sonrasında 30 Ekim 1918 tarihinde imzalanan Mondros Ateşkes Antlaşmasına göre Osmanlı Ordusu’nun dağıtılmasıyla birlikte köyüne dönmüş ve köyde muhtarlık yapmaya başlamıştır. Yunanlılar köye geldiği sırada Canip,köy muhtarıdır.Harmancık ve köylerinin Yunan işgaline girmesiyle birlikte ne yapacaklarını şaşıran köylülerin bir kısmı köyün yakınlarında bulunan Kaplan Dağı’na sığınmışlardır.
Bir Yunan birliğinin Engüre’de(Çatalsöğüt) konakladığı bir sırada iki Yunan askeri de Harmancık-Akalan köyüne anafor toplamaya gelir.Bu iki Yunan askeri,köy korucusuna “Bize muhtarı bul gel“ derler.Muhtar Canip de gelen bu iki Yunan askeri ile el kol hareketleriyle konuşup anlaşmaya çalışır.Yunan askerlerinin istediği iki kadındır.Muhtar Canip ise bu rezil istek üzerine ; “Bu mümkün değil, biz Müslüman ve Türk’üz" der.Yunan askeri de bu sefer “O zaman bize para bul,para getir” dediklerinde muhtar Canip; “Para da yok” der.İyice kızan bu iki Yunan askeri,süngüleri takıp muhtar Canip’e saldırırlar.Yapılan bu saldırıda Canip’in aralı donu süngü darbesiyle yırtılır.Muhtar Canip,işin tehlikeli olduğunu anlayınca “Durun size iki kadın bulacağım!” diyerek Yunan askerlerini peşine takarak Kamil Ağa’nın evinden yukarıya doğru yürümeye başlar.
Muhtar Canip,bu arada göz ucuyla askerleri ve silahlarını süzer,tüfeklerin omuzda asılı olduğunu görür ve “Aha işte burada iki kadın var!” diyerek bir kapıyı aralar ve askerlerin içeriye girmesiyle de oradan kaçmayı başarır.Yunan askerleri arkasından ateş etseler de vurmayı başaramazlar.
Biraz korku biraz da endişeyle muhtar Canip,koşarak kendisini Tepecik bağlarına, haşhaş balyalarının içine atar.Bu arada olayı duyan köylülerden birkaç kimse yanına gelir, Canip de gelen köylülere durumu anlatarak çaresizlikten sinirinden ağlamaya başlar.

Bu arada da iki Yunan askeri,girdikleri evleri soyarak,Molla Ahmet’in evinde bal küpeciğinden de bal yiyerek “Çatal Dal” istikametine doğru yürümeye başlarlar. Tam bu sırada köyden Mustafa Dayı da kızıyla birlikte köye gelmektedir.Bunu gören iki Yunan askeri,kızı zorla alıp götürmek ister.Kızının göz göre kolundan sürüklenerek elinden alınması üzerine Mustafa Dayı “Yetişin din gardaşlarım,yardım eden yok mu!” diyerek feryat etmeye başlar.Feryatlar üzerine Yunan askerleri kızı bırakıp giderler. Bu olay üzerine muhtar Canip,yanındakilere,evinin merdiveninin altında saklı duran sandıktaki mavzerleri çıkarmalarını söyler.Sandıktan 7 adet mavzer çıkartılır.Canip, mavzerleri yanındakilere dağıtır ve derhal Engüre’ye giden yolları bağlarlar. Muhtar Canip,artık efe olmuştur.Canip Efe,bu iki Yunan askerini “Değirmen Bendi”ne gelirken vurmak ister,fakat Yunan askerinin biri,bal yiyip susadığından atından inip dereye doğru yönelir.Su içen Yunan askerinin su içmesi beklenir.Sonrasında da Canip Efe,bu Yunan askerini vurmayı başarırsa da atın üstünde bulunan diğer Yunan askerini vuramaz.Her iki taraf arasında çatışma çıkar.Mavzerler ateşlenir.İki el de Yunan askeri ateş edip karşılık verir ve kaçmayı başarır.Daha sonra Canip Efe ve yanındakiler,derede ölen Yunan askerini sudan çıkartırlar.Ölen askerin üzerinden külliyetli miktarda altın ve para çıkar.Canip Efe ve yanındakiler,çıkan bu paraları bir yere gömerek kaçan diğer Yunan askerini aramaya çıkarlar fakat akşam olduğundan takipten o an için vazgeçerler.

Ertesi gün ise Canip Efe,yanına;Şerif,İlyas Hoca,Ali Efe,Selim Çavuş,Hatıp ve Mehmet Yörük’ü de alarak,bir gün önce kaçırdıkları Yunan askerinin izini sürmek için takibe başlarlar.İzler takip edilir.Nihayet bir ceviz ağacının dibinde kanlı bezler bulunur.Anlaşılan o ki kaçan asker,bir gün önceki çatışmada yaralanmıştır.Ağaçların dipleri ve çalıklar didik didik aranır.Sonunda kaçan yaralı asker,cizirgenlerin içinde tüfeğine yaslanmış bir durumda bulunur.Şerif adındaki şahıs,Canib Efe’ye “Sen taş at, kalkınca ben vururum” der.Canip Efe de “Sen vuramazsın, taşı sen at ben vurayım”deyince Şerif,yerden bir taş alarak askere doğru atar fakat hiçbir kımıldama olmaz.Yanına geldiklerinde ise Yunan askerinin,bir gün önceki çatışmada yaralandığını ve kan kaybından öldüğünü anlarlar.
İşte bu olayla birlikte Muhtar Canip,eline silahı alıp efe olur ve Yunanlılar Dağ Yöresi'nden kovulana kadar da silahı elinden bırakmaz.(¹)
Bursa’nın düşman işgalinden kurtuluşu sırasında Pınarbaşı semtinden Bursa’ya inen Dağ Müfrezesi(²) içinde Harmancık Akalan Köyünden Canip Efe de bulunmaktadır. Canip Efe,bir tabur Yunan askerinin kırıldığı Sülye Cevizderesi Savaşına,Eşen Köyünde “Tazılı kumandan ”adı verilen Yunan kumandanı Zamanist’in öldürüldüğü baskına, Orhaneli’ye bağlı Ağaçhisar köyündeki Kuvay-ı Seyyare Çetesi baskınına ve Çeteci Kara Bilal’in ortadan kaldırıldığı Gebeler(Dağardı)Baskınına da katılmıştır. Daha sonraki yıllarda Bursa’nın kurtuluş günlerine defalarca çağrılmış fakat imkansızlıklar nedeniyle gidememiştir.Mezarı Harmancık Akalan köyündedir.


Dipnotlar: 1-Ahmet Kahraman(Canip Efe’nin oğlu). 1929 doğumlu.Harmancık Akalan Köyü. Görüşme tarihi ;Ağustos 1998,Ali Rıza Yıldırım. 1909 doğumlu.Harmancık Akalan Köyü.Görüşme tarihi ; Ağustos 1998, Tahsin Türk(Şapçılı Şükrü Efenin oğlu).Tavşanlı-Şapçı köyü.Görüşme tarihi; Ekim 2003


Kaynak: http://www.omerfarukdincel.com/viewpage.php?page_id=103

2 yorum:

  1. Sayfanızı çok beğendim.
    Tarihimizi okumayı her zaman sevdim, daha öğrenmem gereken o kadar çok konu var ki.
    Takipçinizim artık, saygılarımla...

    YanıtlaSil
  2. Sevgili Özlem,
    Merhaba, en kısa zamanda sizi ziyaret edeceğim. Tarihimiz, hele yakın tarihimiz çok önemli, bize yurt emanet edenlere borcumuz onları unutmamak. Sevgi ve saygılar.

    YanıtlaSil