20 Haziran 2012 Çarşamba

DEYRULZAFARAN MANASTIRI

Mardin gezimizin 3. ve son gününde ilk durağımız, İsa’dan sonra 5. yüzyılda inşa edilen Deyrulzafaran Manastırı. Bu manastır ismen Türkiye’de en tanınmış ve bilinen Süryani Kilisesi’nin önemli merkezlerinden biridir. 1932’ye kadar 640 yıl boyunca Süryani Ortodoks patriklerinin ikametgah yeri olmuş.
Manastır, Mardin’in 4 kilometre doğusunda bir dağ yamacında. Üç kattan oluşan Manastır 5. yüzyıldan başlayarak farklı zamanlarda yapılan eklentilerle bugünkü haline 18. yüzyılda kavuşmuş.
 Manastır, Milattan önce Güneş Tapınağı, daha sonra da Romalılarca kale olarak kullanılan bir kompleks üzerine inşa edilmiş, Romalılar bölgeden çekilince Aziz Şleymun bazı azizlerin kemiklerini buraya getirterek kaleyi manastıra çevirmiş. Bu nedenle Manastır, önceleri Mor Şleymun Manastırı olarak tanınmış. 15. yüzyıldan sonra da Manastır’ın etrafında yetişen zafaran (safran) bitkisinden dolayı Manastır, Deyrulzafaran (Safran Manastırı) adı ile anılmaya başlanmış
Deyrulzafaran Manastırı, uzun tarihi boyunca Süryani Kilisesi’nin dini eğitim merkezlerinden biri olmuş ve bölgeye ilk matbaayı getiren kişi de yine bu Manastır’da patriklik yapan ve 1895’te vefat eden 4. Petrus’tur. Halen bu matbaa makinesi manastırda sergileniyor. İbrahim Müteferrika’dan sonra getirilen 2. Makine olduğu belirtiliyor. (1876 yılında Manastır’a getirilmiş) Matbaada 1969 yılına kadar başta Süryanice olmak üzere Arapça, Osmanlıca ve Türkçe kitaplar ile 1953’e kadar Öz Hikmet adında aylık bir dergi basılmış.
Manastır, milattan önceki yıllarda yapım tarihi tam olarak belirlenemeyen bir güneş tapınağının üzerinde kurulu. Halen merdivenlerle inilen bodrum katta bu yapının kalan kısımları gösteriliyor.
Manastırda değişik isimler alan kiliselerden birisinin adı Azizler Evi (Beth Kadişe) Bu binanın tarihi, Manastır’ın kuruluş tarihi olan 5. yüzyıla kadar inmektedir. Ancak dış kısımlar Patrik 4. Petrus tarafından 1884 yılında yeniden onarılmış. Bazı azizlerin kemikleri ile birlikte Manastır’da görev yapan bazı patrik ve metropolitler de burada gömülü. Burada bulunan 7 nişten 4 tanesi metropolitlere, 3 tanesi de patrik mezarlarına ayrılmış.

Mor Hananyo Kilisesi (Kubbeli kilise) , Bizans İmparatoru Anastasius döneminde, Milattan sonra 491-518 yılları arasında, inşa edilmiş.

Ana avlunun kuzeydoğusunda kalan Meryem Ana Kilisesi, Manastır’ın ilk kilisesi olarak kabul ediliyor.. Patrik 2. Cercis döneminde (1686-1708) Kilise’nin bir kısmı onarımdan geçmiş. Bu kilise günümüzde de vaftiz törenleri için kullanılıyormuş.



Halen manastırda toplam 40 kadar görevli çalışıyor. Herhangi bir dini eğitim verilmiyor.Bu manastırı da diğerlerinde olduğu gibi manastırda görevli Süryani gençler gezdiriyor. Manastırın önüne yakın zamanda çok güzel bir dinlenme ve alışveriş tesisi yapılmış.(Batıdaki bir çok turistik mekana ibret olması dileğiyle)

5 yorum: