15 Nisan 2013 Pazartesi

DEMİRLER KÖYÜ ÇUKURCA YAYLASI DOĞA YÜRÜYÜŞÜ

Yaklaşık 2 ay kadar önce sol ayak topuğumda oluşan ağrıya, “aşil tendonu yırtığı” teşhisi konunca, doğa yürüyüşlerine ve hafta sonu koşularına bir süre ara vermek zorunda kaldım. Bir iki haftalık bandajdan sonra hafta sonları yürüyüşle başlayarak hafif koşularla normale dönmeye çalışıyorum. Birkaç haftalık hafta sonu sporları ile ayak kaslarının biraz güçlenmesiyle zorunlu ara verdiğim doğa yürüyüşünde kendimi denemeye karar verdim.
Geçen hafta sonu yürüyüş programı geçen sene yürüdüğümüz Demirler Köyü çevresinde bir güzergahtı. Yaklaşık 12 kilometre olarak programlanmıştı. Benim içinde mesafenin kısa olması ayağımın durumunu denemem açısından oldukça uygun olduğu için Fuat hocamla yürüyüş kaydımızı yaptık. Hafta için hava koşulları iyi iken cumartesi günü yağmur göstermeye başladı.
Pazar sabahı güneşli bir Ankara sabahından aracımız bekleme noktalarından katılımcıları aldığında toplamda 4 rehberimizle birlikte 27 kişi olmuştuk. Yine grubumuzda 6 yabancı yürüyüşçümüz bize eşlik ediyor ve ilk kez bir yürüyüşümüzde kadın katılımcı sayımız erkek sayısından fazla bir rakama ulaşıyordu. Kızılcahamam şehir çıkışında Mevlana Restoranda sabah çorbalarımızı içtikten sonra Gerede karayolunda yaklaşık 25 kilometre yol aldıktan sonra köy yoluna saptık. On kilometre kadar köy yolunda ilerleyerek Demirler Köyü’ne ulaştık. Saat 11’e doğru yürüyüşümüz başladığından hava kapatmaya ve yağmur bulutları üstümüzde yüklenmeye başladı.

Baharla birlikte doğanın uyanışını en güzel gözlemleme yerlerinden birisi şehir dışı alanlar. Hepten yeşile bürünen ormanlar, kışın biriken kar ve yağmur suyunu çağıldatarak akıtan çay ve dereler, açmış sümbül, mor yabani menekşeler, çuha çiçekleri, Ankara Çiğdemi, doğanın neşesini haykırmaktalar. Neşeli kuş cıvıltıları, gelecek yağmuru önemsemez gibi.

Yürüyüşümüzde pek çok ilk yürüyüşünü yapan katılımcılar olması hem rotanın kısalmasına ve hem de yürüyüşün temposunun düşük olmasına yol açsa da bu kez ayağımın durumunu denediğimden çok umurumda olmuyor. Hafif eğimli ve çok zorlamayan rotada devam eden yürüyüşümüzde öğle saatlerinde, grubun deneyimli yürüyüşçüleri temponun yavaşlığından mırıldanmaya başlayınca, yaylanın oldukça alt noktalarından birinden en yakın ve yüksek tepeye hızlı ve tempolu bir çıkışa karar verildi. Grubun yaklaşık üçte ikisinin katıldığı tırmanış esnasında başlayan oldukça şiddetli bir yağmur bizi tepeye kadar izledi. 1.750 metre rakamlı tepeye ulaştığımızda çevrenin muhteşem manzarasını bir süre izleyip yağmur ve soğuğun artmasıyla inişe geçtik. İnişte yağmur bitmiş ve hava ısınmıştı. Saat 13 dolaylarında güneşli bir tepelikte yemek molası verdiğimizde grup dinlenmeye geçti.

Yarım saat kadar sonra havanın tekrar yağmura dönmesi üzerine hazırlanıp hafif eğimli bir inişle canlı akan bir dereyi izleyerek köy yoluna dönüşe geçtik. Defalarca tekrar tekrar geçtiğimiz dereyle birlikte yürüyüşe başladığımız noktaya ulaştığımızda saat 15’e gelmekle birlikte yağmurun şiddetleneceğinin işaretleri çakan şimşekler bize artık dönmemiz gerektiğini işaret ediyorlardı.







Aracımıza binince başlayan yağmur Ankara’ya kadar bize eşlik etti. Her ne kadar hava koşulları uygun olmasa da rotamız istediğimiz uzunlukta olmasa da bir hafta sonunu yine doğada geçirmenin coşkusu ve getirdiği enerji yine güzel bir hafta geçirmemizi sağlayacak.

2 yorum:

  1. Bilgehan abi geçmiş olsun.........bende aynı gün beş arkadaş ısık dagındaydık oldukça soğuktu birde dönüşte çamura saplandık :) ama o 2010 daki yürüyüşlerimiz hala aklımda tekrar iyi ve sağliklı yürüyüşler dileğiyle.................BURAK

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Burakcığım teşekkürler. Oldukça düzelme var ama sanırım biraz zaman alacak. Görüşmek dileğiyle sevgiler.

      Sil