16 Eylül 2015 Çarşamba

MESTA

Pirgi Köyü’nü geride bıraktıktan sonra bu kez yaklaşık 10 kilometre daha ilerideki Mesta Köyü’ne ulaşıyoruz. Ana yoldan köye saptıktan hemen sonra arabayı park için bir yer bulmanız gerekiyor. Zira surlar içindeki köye girmek için yaklaşık 100 metre kadar bir yol üzerinde park etmek neredeyse imkansız.
Köyün 14-15. Yüzyıllarda Bizans döneminde inşa edildiği tahmin ediliyor. Günümüze kadar oldukça iyi korunarak gelmiş durumda. Köyün içine girmek için sadece iki kapı vardır, sokaklar dardır ve evler, boşluklar olmadan yan yana inşa edilmiş. (Biz, giriş için yolun çatallaştığı yerden hafif sağa yönelerek duvar boyunca 50 metre kadar ilerleyip küçük bir kapıdan girdik) Köy, korsanların kaybolması ve köy merkezindeki önemli binalara ulaşamamaları için, bir labirent şeklinde inşa edilmiş. Evlerin yan yana olması, köylülere evlerin çatılarında görünmeden hareket etmeleri için tasarlanmış Sokaklar oldukça dar ve kaldırım taşı döşeli. Evlerin sadece içe bakan pencere ve kapıları var. Dış duvarlarda birkaç noktada küçük kule ve siperler bulunuyor.Bir de içeride saldırı anında saklanmak için hareketli köprüye sahip korunma kulesi var.







Köyün meydanında Taxiarchi Kilisesi bulunuyor. Kemerli ve tek geçitli bazilikası 1794 yılında tahta oymalarla iki geçitli hale getirilmiş.










Köyün küçük meydanı kafe ve lokantalara sahip. Ayrıca kilisenin hemen girişinde açıkta bir incir damıtma imbiği ile rakı imal ediliyor. Şişelenerek satılıyor. (50 cl şişe fiyatı 5 Euro)
Mesta’nın hemen 4 kilometre yakınında küçük bir balıkçı rıhtımı var. İyi seyirler.


 (Köyden çıkarken bize doğru gelen ve sohbet eden yaşlı köylü ile yarım İngilizce yarım jest ve mimiklerle hoş bir sohbetimiz oldu. Sonradan birlikte fotoğraf çektirmediğime üzüldüm. Aramızda geçen konuşmayı mealen size nakletmek isterim;
-          Siz Türk müsünüz?
-          Evet,
-          Hoş geldiniz, el sıkışalım, yok sağ el ile değil sol elle, sol ellerin birliği ve kavuşması  kalpten kalbe bağlantı kurar.
-          Tamam.
-          Çocukluğumda ben de iyi Türkçe konuşurdum ama sonradan unuttum. Savaş yıllarında babamı Naziler katletti. Türk ve Yunan hakları aslında dost ve kardeştir, ama bizlerin arasını açan kapitalistlerdir.
-          Var mı hiç Türkler hakkında bilgin?
-          Çok az, insan deyince Nazim Hikmet, takım Galatasaray, başka yok.
Yine sol elle dostça selamlaşıp ayrıldık)

2 yorum:

  1. Yanıtlar
    1. Gerçekten çok güzeldi. daha fazla zaman ayırmak isterdik.
      Sevgi ve en derin Saygılarımla.

      Sil